Değişimin hızının hızla değiştiği bir dönemde, kurumların iş yapışlarını yıkıcı teknolojik, sosyolojik ve ekonomik dinamiklere göre sürekli güncellemesi, hayatta kalmanın şartı haline geldi. Bunu fark eden kurumlar, bu değişimi iş yapış, organizasyon, kültür ve tüm bunların merkezinde insan kaynağının değerini artırması alanlarında ve üstelik aynı anda yönetmek zorunda. Bu da hiç kolay bir süreç değil. Tüm bunların en sıcak konuşulduğu konulardan biri de yapay zekâ.
Yapay zekâ bizlere hissettirdiği yüksek potansiyel ile birçok işi ve bu işlerin yapış şeklini kökten değiştirecek gibi görünüyor. Lakin buna dair “nasıl”ı bir muamma. Yapay zekâyı kurumsal hayatta etkili bir şekilde kullanmak için, hem kurumsal kültüre entegre edilmesi hem de çalışanların günlük iş akışlarında verimliliği artırması kritik öneme sahip. Bu süreçte birkaç temel stratejiyi beraber değerlendirelim mi?

Eğitim ve Farkındalık: Çalışanların yapay zekâyı bir tehdit değil, bir yardımcı olarak görebilmesi için öncelikle eğitim ve doğru bilgilendirme gereklidir. Yapay zekânın ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve hangi iş süreçlerini kolaylaştırabileceğini basit, uygulamalı örneklerle anlatmak güzel bir başlangıçtır; ama tek başına yeterli değildir. Yapay zekânın firma süreçlerinde etkin kullanılabilmesi için çalışanların bunu benimsemesi ve sorumluluk alması gerekmektedir. Mesela, bir satış ekibi için müşteri verilerini analiz ederek potansiyel müşterileri öne çıkaran bir araç gösterilebilir. Bu, çekinceyi azaltır ve yapay zekânın benimsenmesini hızlandırır. En önemli ilerleme ise, çalışanlar yapay zekâya dair fırsatları kendileri fark ettiğinde başlayacaktır.
Spesifik Sorunlara Odaklanma: Yapay zekâ, genelleştirilmiş bir ‘her şeyi çözen’ araç gibi algılanmakta ve gerçek anlamda zekâ içerdiği sanılmaktadır. Bunun yerine, kurumsal ihtiyaçlara sektör ve müşteriye özel çözümlere odaklanmak daha etkili olacaktır. Örneğin, müşteri hizmetlerinde chatbot’lar rutin soruları yanıtlarken, çalışanlar müşterinin kalbine dokunacak şekilde karmaşık sorunlara odaklanabilir. Benzer şekilde finans departmanında harcama raporlarını otomatik analiz eden bir sistem kurulabilir. Bu basit adımlar, somut faydalar sağlayarak hem çalışanlarda hem de yönetimde ilk güveni oluşturacaktır.
İnsan-Yapay Zekâ İşbirliği: Yapay zekâyı, çalışanların uzmanlıklarını tamamlayıcı bir unsur olarak konumlandırmak önemlidir. Mesela, bir pazarlama uzmanı yaratıcı kampanya fikirleri üretirken, yapay zekâ bu fikirlerin hedef kitle üzerindeki olası etkisini analiz edebilir. Böylece uzmanlık boşa gitmez, aksine güçlenir. Daha önce de vurguladığımız gibi, en önemli adım, ilgili uzmanın yapay zekâyı kendi uzmanlık alanında nasıl kullanacağının becerisini kazanmasıdır.

Kültürel Adaptasyon: Kurumsal kültürde yapay zekâyı bir “değer” haline getirmek için liderlerin öncülük etmesi gereklidir. Üst yönetim, yapay zekâyı stratejik hedeflerle ilişkilendirerek (örneğin, operasyonel maliyeti düşürme veya müşteri memnuniyetini artırma) ilgili bağlamda gereklilik sebepleri ile önemini ortaya koyabilir.
Ayrıca, bolca fikir üretilmeli, deneme-yanılma süreçlerine açık bir ortam yaratılmalı, ilk başarısızlıklar cesareti kırmamalı, ve çıkan başarı hikayeleri genel ile paylaşılmalıdır. Çalışanların birbirlerine danışarak ilerleyebileceği bir ortam oluşturmak, yapay zekânın benimsenmesinde harikalar yaratabilir.
Ölçülebilir Sonuçlar ve Geri Bildirim: Yapay zekânın etkisini incelemek ve çıktıları göstermek için pilot projelerle başlanabilir. Örneğin, bir lojistik firmasında teslimat rotalarını optimize eden bir yapay zekâ aracı, yakıt tasarrufu ve zaman kazancı gibi ölçülebilir çıktılar sunabilir. Bu sonuçlar çalışanlarla paylaşılıp onların önerileri alınarak sistem geliştirilirse, sahiplenme artar ve tüm süreçlerde yapay zekânın faydalı olabileceği envanter ortaya çıkmaya başlar.

Etik ve Şeffaflık: Çalışanların yapay zekâya güvenmesi için, karar alma süreçlerinin nasıl işlediğini anlamaları çok önemlidir. “Bu öneri neden çıktı?” sorusuna cevap verebilen bir sistem, konudaki gizem perdesini kaldırır ve genel kabulü kolaylaştırır. KVKK, veri güvenliği ve gizlilik gibi etik konularda çalışanlar doğru şekilde bilgilendirilmelidir. Müşteri ve diğer hassas bilgilerin dikkatle korunması, yapay zekâ sistemlerine duyulan güvenin devamı için kritik önemdedir. Konuya özel çalışacak yapay zekâların “eğitim” verilerini bu şekilde “bilmesi gereken” prensipleri ile optimum seviyede tutulabilir.
Özetle, yapay zekâyı kurumsal hayata entegre etmek için teknolojiyi insan odaklı bir yaklaşımla sunmak, çalışanların işlerinin kolaylaştığını hissetmelerini sağlamak ve kültürel değişimi liderler aracılığıyla teşvik etmek gerekmektedir.
Tüm bu boyutları değerlendirdiğimizde sizlere yapay zeka konusunda Dijital Dönüşüm Danışmanlığı içerisinde Marathon formatımız ile desteğe hazırız. Daha fazla bilgi için bize ulaşın.